Merhaba arkadaşlar :) Bugünkü şiirin hikayesi biraz garip, biraz da ilginç. Şöyle ki şiiri gerçekten bir kıza yazdım. Hani normal, nefes alan yahut canlılık özellikleri gösteren bir kız. Bloğun ileride büyüme ve birtakım başka sıkıntılardan dolayı ismini vermiyorum. Şiirin hikayesi de aşırı sıkıntılı biraz değiştirerek yazacağım maalesef belki zamanı gelince... Şimdi şiirin hikayesinin bu kez gerçek bir kıza bağlı olduğunu söylemiştim. İçimde garip bir his yaratan bir kız için yazdım. Tam da oracıkta (masamda) yazmaya başladım. Gözleri gerçekten içimde çok garip bir his yaratıyordu. Huzursuz oluyordum. Sanırım aşık olmuştum. Aşık olmamak için ölürcesine direniyordum. Kızı daha önceden tanıyordum. Ama hiç bu kadar yaklaşmamıştım. Hiç bu kadar fazla bakmamıştım gözlerinin içine. Ama kendimi zorla kurtardım etkisinden. Gözlerim karardı, sırama çöktüm. Sonrasında şiir defterimi çıkarıp allak bullak kafamla şiiri yazmaya uğraştım. 15 dakikalık teneffüste ancak 2 kıtasını yazabildim o kafayla. Devamını eve dönünce yazdım. Evde bile kafam fazlasıyla bulanıktı. O garip his hala devam ediyordu. O gün fark ettim ki. Bir kıza şiir yazmak, hiçbir his olmadan aşk şiiri yazmaktan çok daha zormuş. Düşünceme göre o kafayla yazdığım şiirden bir hayır gelmeyecekti. Öyle de oldu diye düşünüyorum. Ama kızcağıza kapıldıktan sonra neredeyse doğru düzgün şiir yazamıyordum. Yeni yeni geçmeye başladı. Şuan elimdeki en iyi şiir olmasa da üstümdeki en büyük etkiyle, en büyük duygusallıkla yazdığım şiirdir. Sadece bu iki neden bile şiiri paylaşmam için yetiyor ve de artıyor diye düşünüyorum. Bu arada şuan Attilâ İlhan'ın ne büyük bir usta olduğunu çok daha iyi anlamış bulunuyorum. Çünkü ben bu duygularla doğru dürüst şiir yazamazken, bu baskıyla en azından, O şaheserler sunuyordu edebiyat dünyasına. İç dünyası da benden kat be kat daha karışıktır diye tahmin ediyorum. Şiirleri yazdığı yaşla benim şu anki yaşım arasındaki farktan değil bundan eminim. Çünkü Attilâ İlhan ben yaşlarındayken bile bu duyguları yaşamış ve üstüne tekrar tekrar şaheserler çıkarmıştır. Bir gün Attilâ İlhan' ın üslubunu yakalamak hatta geçmek en büyük hayallerimden biri şu sıralarda, ne kadar imkansız gözüyle baksam da. Neyse arkadaşlar fazla kaçtı bu sefer hatta çok fazla kaçtı ciddilik. Hemen şiire geçiyorum :)
Gözlerini İzlemek
O bakışların,
Hele o parıltılı gözlerin,
Pek bilmesem de,
Fazla söylemesen de,
O güzel sözlerin.
Sesin, yüzün,
Ve de seni görünce,
Beni saran hüzün.
Hepsi nereden baksan,
Sensin, senin gözlerin,
Senin sesin,
İnce bedenin,
Güzel yüzün.
Hepsini bir kenara atsam,
Yahut en azından yapmaya kalsam,
Hepsini atabilirim bir kenara belki ancak,
Gözlerini atamam,
Sözlerini yahut sesini atamam,
Onlar benim,
Kendimden önemli iki parçam.
En azından böyle bunlar, çoğu akşam.
Bugün nerelerdesin,
Tahminimce, bana göre,
Hiçbir yerdesin,
Ama yalnızca,benim için.
Benden kaçar mısın anlamam,
Sanırım ben de senden kaçıyorum,
Senin bakışlarından.
Ama asla kaçamam,
En ufak bir güzel lafından.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder